Şahane bir hikayen olsun istiyorsan yolculuğa gerçek olduğuna inandığın kahramanlarla başla, kandığın kahramanlarla değil. Yıllardır markalarını inşa etmem için danışanlarıma hep şu tavsiyede bulundum ‘önce iyi bir hikayen olmalı’ fakat cümleyi hep eksik kurmuşum. Bir markan olmasını istiyorsan ‘’Gerçek kahramanları olan iyi bir hikayen olmalı’’ Hikaye o zaman sürdürülmeye değer oluyor. Benim de tam olarak hikayem böyle başladı. İşin içinden çıkamadığım saçma ağır gelen bir valizle ordan oraya savrulurken buldum kendimi… O ağır gelen valizimi hemen boşaltım ve içine bin düzüne rengarenk parlak kristal boncuklarla doldurup yepyeni bir yolculuğa çıktım. Bugün bu yazıyı buraya yazabilecek alanı kendime sağlayabildiysem demekki ağır olan valiz değilmiş diyorum… Yürekten yapılan her işin kapıları açıktır deyip her boncuk tanesini kocaman umutlarla birleştirdim. Gerçek zanaatkarlığa olan hayranlığım, el sanatıyla üretilen ve dokunsal yaratıcılığı güçlendiren bir tasarım yolculuğu başlattım içimde ‘Moda, doğa, estetik, renk, güneş ve pikselleşen bir dünya… Hepsi ilham kaynağım ve bütün el yapımı çantalarım doğan güneşin ilk ışıklarına şahittir…