
İç Mimar Sena Çelik'in Oda Seçkisi
Huzur, lüks ya da ait olma hissi.
Şu an hangi proje üstüne çalışıyorsunuz?
Designist ekibiyle uzun yıllardır ağırlıklı olarak otel projeleri üzerine çalışıyoruz. Şu anda da otel projeleriyle yoğun bir şekilde ilgileniyorum. Bu projelerden biri, Swissotel’in kral dairesinin renovasyonu. Tasarım çizgimizin biraz dışına çıkan bu proje, hem zorlayıcı hem de son derece keyifli bir deneyim oluyor.
Beni en çok heyecanlandıran projelerden biri ise Konya’daki yeni projemiz. 1901 yılında inşa edilen tarihi Sanayi Mektebi’nin butik otele dönüştürülmesi üzerine çalışıyoruz. Konsepti son derece güçlü ve alışılmışın dışında olan bu projeyi tamamlamak için sabırsızlanıyorum.
Şanlıurfa’da daha önce tamamladığım DoubleTree projesi, Güneydoğu Anadolu’nun ilk 5 yıldızlı oteli olma özelliğini taşıyordu. Bu yıl ise kentte ikinci kez bir otel projesinde yer alma fırsatı yakaladık. Yeni projemiz, Marriott Grubu’na ait olup, hem mimari hem de iç mimari tasarımını sıfırdan üstlendiğimiz kapsamlı bir çalışma olacak.
Tüm bunların yanı sıra tarz olarak otel projelerinden farklı olan iki konut projesinin de sonuna yaklaştım. Şu anda en keyifli aşama olan süsleme ve fotoğraf çekimi süreci için büyük bir heyecan duyuyorum.
Tasarladığınız bir mekanın teslim ettiğiniz anda sahip olması gereken özellikleri neler?
Bir mekanı teslim ettiğim anda onun sadece dört duvardan ibaret olmamasına dikkat ederim. Mekân, içine giren kişiye tasarlarken hayal ettiğim o dünyayı aktarmalı; huzur, lüks, dinamizm ya da ait olma hissi... Ne amaçla tasarlandıysa o duyguyu hissettirmeli. İşlevselliğin ve estetiğin dengesi, ışığın mekânla kurduğu ilişki, kullanılan malzemelerin dokusu ve detayların bir araya gelişi bütünsel bir deneyim yaratmalı. Benim için önemli olan, teslim edilen mekânın ‘hazır’ değil, ‘tamamlanmış’ hissettirmesi; yani kullanıcının içine girdiğinde orada yaşamaya, çalışmaya ya da vakit geçirmeye hemen başlayabilmesidir. Kısacası, mekân tasarımı bittiğinde yaşayan bir hikâyeye dönüşmüş olmalı.
Hızla değişen alışveriş trendlerinde kalıcı bir oda tasarlamak mümkün mü?
Alışveriş trendleri hızla değişiyor, ama kalıcı bir oda tasarlamak aslında trendlerin peşinden koşmakla değil, onların ötesine bakmakla mümkün. Mekân, sadece bugünün beğenilerine değil, yarının ihtiyaçlarına da uyum sağlayacak bir esneklik taşıdığında zamansızlaşır. Benim için kalıcılık, modaya göre giydirilmiş yüzeylerde değil; mekânın ruhunu tanımlayan ışıkta, dengede ve kullanıcıyla kurduğu bağda gizlidir. Bir oda, değişime alan bıraktığı ölçüde kalıcıdır; trendler gelip geçse de mekân kendi hikâyesini anlatmaya devam eder.
Mosaic Flow
Oda Konsepti: Mosaic Flow
Bu oda, aile ve arkadaşlarla keyifle vakit geçirilebilecek kadar dinamik, aynı zamanda tek başına kalındığında huzur ve rahatlık sunabilecek kadar dingin bir atmosfere sahip. Canlı renklerin, farklı dokuların ve özgün formların bir araya gelişi, mekâna akışkan bir enerji kazandırıyor. Sosyalleşmeye davet eden davetkâr kurgusu kadar, yalnız anlarda sakinlik ve ilham veren bir alan yaratma iddiası da taşıyor. Mosaic Flow, kullanıcıya hem kolektif bir deneyim hem de kişisel bir kaçış sunarak, yaşamın farklı akışlarını tek bir çatı altında buluşturuyor.